Çocuklarda İdrar Yolu Enfeksiyonu
Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonları (İYE) erişkinlerden farklı olarak, kalıcı böbrek hasarına neden olabileceğinden çok önemlidir. Her zaman belirttiğimiz gibi çocuklar büyüklerin küçülmüş hali değildir. Anatomisi, fizyolojisi ve hastalıklara cevapları farklıdır. İdrar yolu enfeksiyonu da bu duruma çok güzel bir örnektir.
“İdrar yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda, aksi kanıtlanana kadar altta yatan bir cerrahi sorun vardır.” bu söz bize, bu hastalığın çocuklarda ki önemini gösterir.
Çocuklarda sebebi bulunamayan ateş varsa muhakkak idrar yolu enfeksiyonu araştırılmalıdır.
İdrar yolu enfeksiyonu nedir?
İdrar yollarının bir mikroba karşı verdiği cevaptır. Genelde idrar sterildir (mikropsuz). Mikroplar idrar deliğimizden aralıklı olarak yukarı çıkarak idrar kesemize ulaşır. Ancak biz de düzenli olarak idrar yaparak bu mikroplardan temizleniriz. İdrar yolu enfeksiyonu yalnızca mesanede (sistit) olabilir ya da böbreğe (pyleonefrit) kadar çıkarak, tüm sistemi de etkileyebilir.
Görülme sıklığı nedir?
Her yıl yenidoğanların (ilk bir aylık) % 1.5’u, çocukların % 3.5’u idrar yolu enfeksiyonuna yakalanmaktadır. Yenidoğan döneminde erkek çocuklarında 2 kat fazla görülürken, 6 aydan sonra kız çocukları öne geçerek 1-3 yaş dönemindeki kız çocuklarında 10 kat daha fazla görülmektedir.
İYE’nin belirtileri nelerdir?
- Huzursuzluk.
- Kusma ve ishal
- Karında şişkinlik
- Yeni doğanda uzamış sarılık
- İştahsızlık ve beslenme bozukluğu
- Kilo almada yavaşlama
- Vücut ısısında düzensizlik
- Sebepsiz yükselen ve düşmeyen ateş
Özellikle yenidoğan ve bebeklerde herhangi bir enfeksiyonu tespit etmek çok zordur. Ancak yukarıdaki belirtilerden biri veya birkaçı varsa muhakkak aklımıza gelmesi gerekmektedir.
Büyük çocuklar semptomları daha rahat tarif edebileceğinden İYE’i saptamak daha kolaydır. İYE yalnızca idrar kesesinde ise ağrılı ve sık idrar yapma, idrar kaçırma ve mesane üzerinde ağrı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Akut piyelonefrit ise yani böbreği de tutmuşsa idrar kesesi belirtilerinin yanında genellikle yüksek ateş, kusma, huzursuzluk, ishal ile kendini gösterebilir.
Çocuklarda İYE neden çok önemlidir?
Gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi bizim ülkemizde de maalesef çocukluk çağında görülen böbrek yetmezliğinin en önemli nedeni idrar yolu enfeksiyonlarıdır. Bu nedenle bebek veya çocuk bir defa dahi İYE geçirse altta yatan sebep muhakkak araştırılmalıdır.
Kalıcı böbrek hasarına neden olabileceğinden çok önemlidir. Özellikle nedeni bilinmeyen ateşi olan çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu mutlaka dışlanmalıdır. İdrar yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda vezikoüreteral reflü (VUR, idrarın böbreğe geri kaçışı) (bakınız vezikoüreteral reflü hastalığı) tekrarlayan enfeksiyonlara neden olabileceği için atlanmaması gereken önemli bir nedendir. İdrar yolundaki tıkanıklar, üriner taşlar, büyük çocuklarda da özellikle işeme bozuklukları ve kabızlık İYE’ye neden olur. Bu çocuklar daha çok sık idrara gitme, ani sıkışma hissi, idrar kaçırma ve idrar yolu enfeksiyonu ile karşımıza gelirler. İşeme bozukluğu olan hastaların büyük çoğunluğunda idrarını tam boşaltamadığı için, mesane içinde kalan rezidü idrar İYE için ortam hazırlar. Bu çocukları 1/3’ünde de idrarın geriye kaçışı vardır. Bu grup çocukta da işeme günlüğü ve üroflow (işeme akış testi) gibi testler istenmektedir.
Nasıl tanı konur, ne araştırmalar yapılır?
İdrar yolu enfeksiyonu düşünülen bebek veya çocuklardan muhakkak idrar tahlili ve idrar kültürü istenir. Kesin tanı kültür ile konur. Kültür steril artlarda alınmalıdır. Bizim tercihimiz steril şartlarda bir kateter ile alınmasıdır.
Eğer İYE düşünülüyorsa kültür sonucu çıkmadan antibiyotik başlanmalıdır. Enfeksiyon kesinleştiğinde muhakkak bir mesane-böbrek ultrasonu ile herhangi bir anomalinin, sorunun olup olmadığına bakılmalıdır. Tekrarlayan enfeksiyonlarda veya ultrasonda görülen bir böbrek büyümelerinde “işeme sistoüretrogramı (İSUG)” istenmelidir. İSUG idrar geri kaçışını (VUR) bize gösteren tek ve en önemli çalışmadır. Gerekli görüldüğü takdirde sintigrafi ile böbrek hasarına da bakılması gerekir.
İYE tedavisi nedir?
İYE’nin tedavisi antibiyotiktir. Hastalığın tedavisinde antibiyotik kullanılır. Genellikle ilaç kullanılmaya başlandığından 2 gün sonra şikayetler azalmaya başlar. Toplam tedavi süresi 10 gündür. Yapılan çalışmalarda doğru ve zamanında başlanmış antibiyotik tedavisinin böbrek hasarı üzerinde olumlu etkisi gösterilmiştir.
Erkek çocuklarında yapılacak sünnet % 80 oranında İYE’yi azalttığı gösterilmiştir.
Çocuklarda işeme bozukluğu veya kabızlık varsa bunlara yönelik tedavi de kesinlikle başlanmalıdır. Kabızlık varsa kesinlikle tedavi edilmesi gerekmektedir.
İşeme bozukluğu veya kabızlığı olan İYE geçiren çocukları merkezimizde nasıl tedavi ediyoruz?
İdrar yolu enfeksiyonu, işeme bozuklukları ve kabızlığı genel olarak bir arada görürüz. Bu 3 sorunun hepsi birbirini tetiklediği için hepsi bir arada tedavi edilmelidir. Bu iç içe geçmiş problemlerin kısır döngüsü bir yerden kırılmalıdır. Bu döngüyü kırmanın en etkili yolu pelvik taban kaslarının tedavi edilmesidir. Tedavi edilmediğinde idrar böbreklere geri kaçmaya başlayabilir.
Vezikoüretral reflü dediğimiz idrarı böbreğe geri kaçan çocukların büyük çoğunluğunun hastalığının altında yatan temel problem pelvik taban kaslarının fonksiyon bozukluğudur. Vezikoüretral reflülü çocuk ameliyat edilse bile pelvik taban kaslarındaki fonksiyon bozukluğu tedavi edilmedikçe büyük olasılıkla reflüsü tekrarlayacaktır.
Bunlara bağlı olarak biz tedavimizde, mesane ve bağırsağı her zaman bir arada rehabilite ediyoruz. İkisinden birini ihmal etmiyoruz. Tedavimizin başlangıcında öncelikle bütün çocuklara ve ailelerine mesane-bağırsak eğitimi veriyoruz. Bu eğitimde çocuğun günlük hayatında değiştirmesi gereken tavsiyeler yer alıyor. Bu tavsiyeler kabızlığı önlemek, işeme-sıvı saatlerini düzenlemek vb. gibi hedefler içeriyor.
Mesanesini ve bağırsağını eğitmeye başladığımız çocuklarımızı pelvik taban tedavisine başlatıyoruz. Pelvik taban tedavimiz alanında uzman pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından yapılıyor. Pelvik tabanı ilgilendiren bütün çevre kasları ve pelvik tabanın içinde bulunduğu vücudumuzun en derinindeki kasları aynı zamanda rehabilite ediyoruz. Tedavimizin içinde manuel terapi, omurgayı içeren egzersizler, Torakolomber (gögüs ve gövde) kaslarına yönelik egzersizler, biofeedback, elektrik stimülasyonu, postür eğitimi, solunum eğitimi gibi birçok farklı modalite yer alıyor. Bu şekilde pelvik taban kaslarını da eğiterek problemlerin hepsini çözmeyi hedefliyoruz.
Yaptığımız bu tedavide başarı oranımız oldukça yüksek olup ve şikayetlerin tekrarlama ihtimali de oldukça azdır.