Aileler, çoğunlukla idrar kaçırma şikayetinin nedenlerini psikolojik veya genetik kökenli olduğunu düşünerek zamanla geçeceğine inanmaktadırlar. Bu nedenle aileler, tedavi sürecini erteleyerek, farkında olmadan sorunların daha da büyümesine ve karmaşık hale gelmesine sebep olabilmektedir.
Zamanla iyileşir düşüncesiyle tedavi edilmeyen çocuklarda sosyal izolasyonlar meydana gelerek; arkadaşlarında kalmak istememe, yatılı gezilere gidememe ve yalnız kalma isteği gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu izolasyon ilerleyen dönemlerde çocuklarda özgüven eksikliği, içine kapanıklık, utangaçlık ve çaresizlik gibi psikolojik sorunlara yol açabilmektedir.
Çok basit gibi görülen bu ürolojik problemler; tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarına, mesanede idrar kalmasına, kalan idrarın böbreklere geri kaçmasına ve böbreklerin kalıcı hasar görmesine neden olabilmektedir. Daha da önemlisi böbrekteki bu kalıcı hasarlar bir süre sonra böbrek yetmezliğine kadar gidebilmektedir.
Çoğunlukla pelvik taban kaslarının işlevlerinin bozulması bu ürolojik problemlerin temelini oluşturmaktadır. Pelvik taban kasları, leğen kemiğimizin tabanında olan yatay bir şekilde bulunan kas grubudur. Pelvik taban kaslarının içerisinden idrar yolu ve anüs geçmektedir. Bu kaslar kasılarak çişi ve kakayı tutabilmeyi sağlarken, gevşeyerek sağlıklı bir şekilde işemeyi ve dışkılamayı sağlamaktadırlar.
Amacımız; multidisipliner çalışma anlayışı ile tedavisi özel bilgi ve tecrübe gerektiren mesane-bağırsak bozukluklarını kapsamlı bir şekilde araştırarak, sorunların temelini çözüp daha özgüvenli ve mutlu çocukların yetişmesini sağlamaktır. İlaçsız, acısız ve eğlenceli bir şekilde çocukları tedavi etmek ekibimizin en büyük önceliğidir.
Unutulmamalıdır ki, tedavisi mümkün olan bu ürolojik problemlerle çocukların tek başlarına mücadele etmeleri beklenmeden, bu işte yetkin çocuk ürologlarından destek alınmalıdır.