Efsane 1: “ Yatak ıslatma tedavi edilmesi gereken önemli bir problem değildir, büyüdükçe geçen bir durumdur.”
Bu inanış maalesef birçok ailenin inanmak istediği ya da inandığı bir mittir. Bilinenlerin aksine yatak ıslatma önemsenmesi gereken ve tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunudur. Bu nedenle iyileşmenin zamana yayılması ve kendiliğinden geçmesinin beklenmesi oldukça yanlış ve bilinçsizce bir tutum olacaktır. Son yıllarda yapılan araştırmalar, ebeveynlerin “izle ve bekle” yaklaşımını benimsemeleri ve uzmanlardan yardım almamalarının çocuklarının şikayetlerinin artarak katlanmasına neden olduğunu göstermiştir. Bu tarz yaklaşım sergileyen ailelerin çocukları yatak ıslatma şikayeti ile baş etmek konusunda yalnız bırakılarak uzun vadede psikolojik travmaların oluşmasına zemin hazırlamaktadırlar.
“Gece yatak ıslatma, 5 yaşını aşmış her çocuk için tedavi edilebilir bir sağlık problemidir.”
Öncelikle yatak ıslatmanın nedeni detaylıca araştırılarak tespit edilmelidir. Nedeni tam anlaşılmadan başlanan birçok ilaç tedavisi maalesef uzun vadede etkinliğini göstermeyerek, şikayetlerin geri dönmesine neden olmaktadır. Kabızlığın, idrar yolu enfeksiyonun ve gece apnesinin (solunum güçlüğü) olduğu çocuklarda öncelikli tedavi yaklaşımı ilaç olmamalıdır. Bu konuda mutlaka pelvik taban kaslarının (anüs çevresi kaslar) değerlendirilip pelvik taban fizyoterapistinin bakış açısı tedaviye eklenmelidir. Unutulmamalıdır ki; çişin tutulmasını sağlayan kaslar eğitilmediği sürece, şikayetler geri dönecektir.
Efsane 2: “Çocuğum üşengeçlikten ve tembellikten yatak ıslatıyor.”
Kabul ediyoruz ki yatak ıslatma şikayeti çocuğu yorduğu kadar ebeveynleri de yormakta. Her iki taraf için de stresli ve zorlu bir süreç. Ancak bilinmelidir ki hiçbir çocuk bu durumu bilinçli veya istemli olarak yapmıyor. Uyku eyleminde yaptığımız birçok hareket bilinç dışıdır. Örneğin uykuda konuşmak, hareket etmek veya uyurgezer olmak uyku sırasında yaptığımız bilinç dışı eylemlerdendir. İdrar kaçırmada bu durumlara benzerdir. O yüzden karar verilerek, istemli olarak yapılan bir işeme eylemi ortada yoktur.
Yatak ıslatma rahatsızlığı ile yaşamak birçok çocuk ve ergende üzücü ve utanç verici bir olaydır. Çoğunlukla mahcubiyet ve utangaçlıktan dolayı yatak ıslatmayı inkar ederek ıslak yatak örtülerini gizlemeye çalışırlar ve hiçbir şey olmamış gibi bir tutum sergilerler. Diğer insanların dikkatlerini üzerlerine çekmemek için rahatsız olmamışlar gibi davranırlar. Böyle durumda ailelerin çocuklarına onların suçu olmadığını hissettirmeleri gerçekten önemlidir.
Efsane 3: “Yatak ıslatma stres ve duygusal problemlerden kaynaklanır.”
Yatak ıslatma, doğrudan stres ve kaygı gibi psikolojik sorunlardan kaynaklanmaz, aksine bu durumla mücadele etmek çocuklarda duygusal sorunlara, özellikle düşük benlik saygısına neden olabilir. Ayrıca yatak ıslatma dikkat eksikliği/hiperaktif bozukluklar (DEHB) gibi davranışsal bozukluklarla da ilişkilidir. Herhangi bir psikolojik veya davranışsal sorun, yatak ıslatma semptomlarından bağımsız olarak değerlendirilip, ilgili uzmanlar tarafından tedavi edilmelidir.
“Herhangi bir psikolojik veya davranışsal sorun, yatak ıslatma semptomlarından bağımsız olarak yönetilmelidir.”
Çocuğunuzun hayatındaki ani değişimler veya stresli dönemler, uzun bir kuruluk döneminden sonra aniden ıslanmaların başlamasının sebebi olabilir. Bu tarz nedenlere bağlı gece idrar kaçırmalar “sekonder (ikincil) enürezis” olarak isimlendirilmektedir. Geceleri çiş üretimini düzenleyen vazopressin hormonu stres ve kaygı varlığından etkilenerek daha az üretilmeye başlar. Azalan bu hormon ile mesanenin tutabileceğinden daha çok idrar üretilir ve sonuç olarak çocuk çişini tutamaz ve kaçırır. Uzun ardan sonra tekrar ıslak gecelerin başlamasının sebebi iyice araştırılmalıdır. Altında yatan kabızlık, idrar yolu enfeksiyonu veya diyabetin olup olmadığı sorgulanmalıdır.
Efsane 4: “Çocukların cezalandırılması, yatak ıslatmalarının durdurulmasında etkilidir.”
Çocukların veya ergenlerin gece yatak ıslatmalarında herhangi bir kontrol edebilme davranışı yoktur. Onları cezalandırmak tıpkı öksürüp hapşırdıklarındaki cezalandırma kadar mantık dışı olacaktır. Yatak ıslatan çocuklarda özgüven kaybının olması ve öz benliklerine saygı duymamaları gibi problemler beklenen duygular arasındadır. Yatak ıslatma şikayeti ile uğraşmak tüm aile için zor olabilir ancak ebeveynler bu süreçte çocuklarını yalnız bırakmadan onları destekleyici tutum sergilemelidirler. Kuru gecelerin ödüllendirilmesi yerine, ıslak ya da kuru geçen her gecede çocuklarının kuru kalması için gösterdikleri çabalar ödüllendirilmelidir. Çabalarının somutsal olarak görülebilmesi için bizlerde kliniğimizde sıkça uyguladığımız yıldız toplama oyunu oynanabilir. Oyun eşliğinde yapılacak olan teşvikler sayesinde çocuklar kuru kalmaya daha motive olacaklardır.
“ Çocuklara yatak ıslatma cezası vermek yerine, kuru olma çabaları ödüllendirilmelidir.”
Efsane 5: “ Çocuklar çok derin uyudukları için yatak ıslatıyorlar.”
Çoğunlukla bazı çocukların uyanamadıkları için gece idrar kaçırdığı kabul edilir. Ancak bu çocukların yatak ıslatmalarının asıl sebebi, mesanelerinin boşaltılması gerektiği emrini alamamalarından kaynaklanmaktadır. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, yataklarını ıslatan çocukların birçoğunda uyarılma probleminin ile kötü uyku kalitesinin olduğu gösterilmiştir.
Efsane 6: “Gece uyurken çocuğumu tuvalete kaldırmak yatak ıslatmalarını iyileştirecek.”
Çocukları uyurken tuvalete kaldırmak, bir süre denenebilecek bir yoldur. Ancak çocuğun yatak ıslatmasını tedavi etmek yerine, yönetmenin sadece bir yoludur. Bu yöntem ile sadece çarşaf ve kıyafet değiştirilmesinin önüne geçilebilir. Temel olarak bu yöntem geceleri kuru kalmayı başaran bir çocuğun yerine, temkinli olunarak kuru kurtulabilen bir yatağın olmasına yardımcı olacaktır. Bu yüzden çocuğunuzu geceleri belirlediğiniz saatlerde kaldırma bir tedavi seçeneği değildir. Gece bezinin bırakılmaya başlandığı ilk zamanlar ebeveynler çocuklarını geceleri kaldırabilirler ancak burada önemli olan detay çocuklarının bilincinin açık ve uyanık bir şekilde olmalarıdır.
Bu tarz mitler birçok ailenin tedaviyi ertelemesine ve bazense ne yazık ki tedaviyi tamamen reddetmesine neden olabilmektedir. Zamanla iyileşmesi beklenen gece kaçırma şikayetleri gün geçtikçe daha komplike bir hal alarak birçok diğer mesane problemlerini de yanına ekleyerek daha ciddi bir duruma dönüşmekte. O yüzden beklenmeden en kısa süre içerisinde multidispliner çalışan çocuk ürologlarından destek alınarak tedaviye başlanmalıdır.
Günümüzde gece idrar kaçırma ile ilgili tedavi yaklaşımları genişleyerek bizlere ve sizlere yeni ufuklar açmakta. Şikayetin altında yatan sebep ilgili multidispliner bir ekip ile iyice araştırıldıktan sonra mesane ve idrar yolunu kontrol edilen kaslar eğitilmelidir.
Tuğtepe Çocuk Ürolojisi Ekibi olarak hastalarımıza uzun vadede kalıcı ve başarılı iyileşmeler sağlayarak, fiziksel ve ruhsal yönden sağlıklı nesillerin yetiştirilmesini destelemek bizlerin en büyük motivasyonudur.
Sağlıklı ve kuru günler dileğiyle…
Fizyoterapist Aygül Köseoğlu
İlgili başlıklar: Kabızlık, sekonder enürezis, gece yatak ıslatma, mesane problemleri